Çeşitli
defalarda en üst lige çıkıp her defasında da ligin altını üstüne getirmeyi başarmış olan Malatyaspor, daha
önceki her defasında, ilk önce ayak oyunlarıyla durdurulmuş, daha sonra da çeşitli operasyonlarla, haksız
uygulamalarla ligden düşürülmüştür. Şu anda o düşürülen takım amatör ligde
hayatta kalma mücadelesi vermektedir. O takım derdest edilip de aşağılara doğru
düşünce borç batağı içerisinde yok olmaktan kurtulamamıştır.
Bu durumun vehametini gören akıllı
insanlar belediye yardımıyla geliştirdikleri takımı sırasıyla 3., 2., 1. Lige
çıkarmış ve en sonunda Süper Lig’i de her türlü zorluğa rağmen elde etmiştir.
Hem şehrin önder insanları, hem de şimdiki Başkan Adil Gevrek 2., 1. Ligden şampiyon olmanın, Süper Lig’i ilk
senesinde ortalarda, ikinci senesinde 5. Bitirmiş ve vaad edilen zamandan bir
kaç yıl önce Avrupa Kupalarında mücadele
etmenin başarısına imza atmışlardır. Bu başarıdan dolayı Adil Gevrek, Ahmet Çakır, Selahattin
Gürkan, Ali Ravcı, Hacı Uğur Polat, Mehmet Çınar ve Osman Güder başta olmak
üzere emeği geçen herkese içtenlikle teşekkür etmek gereklidir. Bunun yanı
sıra, bu sene de görünen tabloya göre ligin
en fazla gol atan takımı, gol kralını ve asist kralını bünyesinde barındıran
bir takım olması hem yönetimsel hem
de sportif bir başarı hikayesinin karşımızda olduğunu söylemeliyiz. Sergen Hoca’nın Malatya ile tutan kimyası
çok güzel sonuçlar vermiş ve bu sene
Malatyaspor, Avrupa’da en çok puan
toplayan Türk Takımı olma ünvanını da eline geçirmiştir. Oynadığı 4 maçta 2
galibiyet, 1 beraberlik ve haksızlıkla kaybedilen 1 maç ile serüvenini
tamamlamıştır. Gruplara kalması elinden
haksızlıkla alınmıştır. Avrupa gibi
her şeyin hukukla temin edildiği platformda bile Malatyaspor haksızlığa uğramıştır.
Moral bozan psikoloji ile lige geri
dönüş yapan takım, bir kaç maçlık sendelemeden sonra lige ağırlığını koymaya
başlamıştır. Bu vaziyet ligde dükalık
kurmuş olan takımları, beslendikleri medya-siyaset ve spor bürokrasisini
ürkütmüştür. Bunun başkaca izahı yoktur. Buraya kadar tablo bu şekilde
özetlenebilir.
Gelelim madalyonun öteki yüzüne, şehir daha küçük ve daha yoksul iken 10
000 koltuk kapasiteli İnönü Stadı’na,
koltuk düzeni gelmeden 20 000 seyirci ile maç oynayan bir Malatyaspor vardı.
Şimdi neden büyük maçlar denilen maçlarda bile bu hava bir türlü yakalanamıyor?
Neden o stad bir defa bile tam kapasite
ile maç oynanmasına tanık olmadı? Bütün maçlara en güzel şekilde organize
olup neden rakiplere seyirci etkisini
yaşatmadı?
Allah için herkes elini vicdanına koyarak, düşünerek
bu soruları cevaplandırsın. Yayıncı
kuruluş, medya, spor bürokrasisi ve birtakım gizil güçlerin sizi güçsüz ıolarak
görmemesi için stadınızın bahanesiz doldurulması şart olmaktadır. Milli maç oynanmaması bile seyircinin
yeterince maçlara gelmemesi ile ilgili değilse, neden olmalıdır?
Stadın yeri uzakmış, stadın eksikleri varmış,
biletler pahalıymış, hava soğukmuş vs. gibi hususların
hepsinin bahane olduğunu zaman içinde gördük.
Soğuk
havakarda 20 000 kişi içeride en az 10 000 kişi dışarıda maç
izlerken kimse soğuk demiyordu. Yıllar önce şehir ve şehrin imkanları daha
kısıtlıyken stad hınca hınç dolar,
dışında sinevizyonla maç seyredilirdi. O da yetmez Kapalıçarşı’nın üstünde maç
gösterilirdi.
İsterlerse
FB, BJK, GS maçlarında o stada uzak demeden gidenlerin olduğunu ve daha yüksek bilet fiyatlarıyla
bilet aldıklarını görünce, kimsenin
stadın uzaklığından bahsetmemesi gerektiğini net olarak söyleyebilirim.
Biletler
pahalı diyenler, ucuzlatıldığında da gelmeyince,
ne denir? Yine mi yönetim suçlu
oluyor?
Stadın eksikleri maç oynanmasını temin edecek
düzeyde midir? Hayır. Hem de
Türkiye’deki en güzel stadlardan biri olduğu söylenebilir.
Ayrıca,
yönetim sadece bir konuda eleştirilebilir. Hem yerel hem
de ulusal medya ile ilişki kurmayı ve baskı oluşturmayı başaracak bir medya ekibine sahip olmamak
konusunda. Özellikle şehrin medyası ile
barışık olmayan bir medya temsilcisi olduğu net olarak görülüyor. Bu böyle
olmaz. Her şeyini bu şehre borçlu bir takım var. Şehrin medyası da her halukarda takımının yanındadır. Ayrıca doğruya doğru, eğriye eğri diyen bir nmedya
vardır Malatya’da. Kıymetini bilip, ortak
çalışmakta fayda var.
Ulusal
medya ile başkanın kurduğu ilişki düzeni memnuniyet verici
ama bir Trabzonspor Örneği gibi hem görsel, hem yazılı ve hem de sosyal medyada
yer alacak işlere imza atacak bir medya ekibi kurulmalıdır. Buna çok ciddi
ihtiyaç vardır. Şu anda yaşanan sorunun
çözümü ancak güçlü bir medya desteği ile mümkün olabilir. Bu bizde önemli
bir eksiklik. Hiçkimse bu sorunu boş yere görmezlikten gelmesin. Çözülmesi
kendimiz kolaylıkla çözülürüz. Bu net.
Üstelik yeni
medya anlayışında sizin gündeme gelmenize hiçkimse engel olamıyor. Çocuklar
bile çektiği videolarla dünya
gündemine rahat bir biçimde yerleşebiliyorlar. Hem de yeni dillenmiş
çocuklar bile çok rahat video ve resim paylaşabiliyorlar ve gündeme
oturuyorlar.
Sonuç
olarak eski dönemlerdekine göre daha güçlüyüz,
daha fazla birlikte olmayı başarabiliyoruz. Fendoğlu-Ağbaba-Çalık önderliğinde ulusal siyasette de ses getiren
hamleler yapılabiliyor. Bu durumda geriye tek şey kalıyor. Şartlar ne olursa olsun, dosta düşmana karşı Malatya için hep birlikte
olmak, hep destek-tam destek olmak gerek. Hocamız yıllar yılı birbirini
bekleyen taraflar gibi bize renk getirmiştir. Hocamızın da hiç elini bırakmayalım. Gerisi kolay hallolur. Ligi
nerede bitirirsek bitirelim, gerçek olan bir şey var. Ses getiren bir takım olduk.
Saygılar bütün Malatyaspor camiasına camiasına